18:51:5729 Mart, 2024
Ä°stanbul 18 Az bulutlu
27 Nisan 2021 10:41

'İsrail Filistinlilere karşı apartheid rejimi uyguluyor' diyen HRW uluslararası toplumu göreve çağırdı

İnsan Hakları İzleme Örgütü Human Rights Watch (HRW), İsrail'i işgal altında tuttuğu topraklarda ve kendi ülkesinde yaşayan Filistinlilere karşı ırk ayrımcılığıyla ve zulmetmekle suçladı.

'İsrail Filistinlilere karşı apartheid rejimi uyguluyor' diyen HRW uluslararası toplumu göreve çağırdı

HRW yeni raporunda İsrail'in kendi topraklarında yaşayanlar da dahil bütün Filistinliler üzerinde İsrailli Yahudilerin hegemonyasını sürdürme politikası izlediğini söylüyor.

Örgüt, ırk ayrımcılığından söz ederken özel olarak Güney Afrika'daki eski beyaz üstünlüğüne dayalı devlet yapısının 1948 ile 1991 arasında, ülkenin siyah çoğunluğuna karşı yürüttüğü ve uluslararası hukukta insanlık suçu sayılan rejime verilen "Apartheid" terimini kullanıyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı HRW raporundaki suçlamaları "abes ve yalan" diye niteleyerek reddetti.

Bakanlık, uluslararası örgütü "uzun zamandır İsrail karşıtı bir gündemle hareket etmek" ve "gerçeklerle ve olan bitenle hiç bir alakası olmayan" bir kampanya sürdürmekle suçladı.

Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ise raporu memnuniyetle karşıladı.

Abbas "Uluslararası toplumun acilen, devletler, kurumlar ve şirketlerin, savaş suçları ve insanlık suçları işlenmesine hiç bir şekilde katkı sunmamasını sağlamak da dahil müdahale etmesi gerekiyor" dedi.

İsrail ve işgal topraklarında kaç Filistinli var?

İsrail'in 9,3 milyonluk nüfusunun yüzde 20'den fazlasını yani yaklaşık 2 milyonunu Araplar oluşturuyor.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da 2,5 milyon, Doğu Kudüs'de 350 bin ve İsrail'in çekildik demesine karşın Birleşmiş Milletler'in hala işgal altında saydığı Gazze Şeridi'nde de 1,9 milyon Filistinli yaşıyor.

İsrail bu toprakları 1967 Arap-İsrail savaşında işgal etti.

2005 yılında Gazze Şeridi'ndeki işgaline son verdiğini söyleyerek askerlerini çektiyse de sınırlarının neredeyse tamamı ile kıyıları, kara suları ve hava sahasını da kontrol etmeyi sürdürüyor ve bölgeye insan ve mal giriş ve çıkışlarını tamamen denetimi altında tutuyor. Bölgenin Mısır ile olan kısa sınırı üzerinde de sözleşmeler ile söz sahibi.

İsrail işgal altında tuttuğu Batı Şaria'da ve Doğu Kudüs'de ise onlarca yıldır yeni yerleşimler inşa etmek, olanları genişletmek yoluyla Yahudi nüfusun ağırlığını artırma politikası izliyor.

Son belirlemelere göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te inşa edilen 140 yerleşimde 600 binden fazla Yahudi yaşıyor.

Uluslararası toplumun önemli bir kısmı bu yerleşimleri yasa dışı ve uluslararası hukuka aykırı görüyor ama İsrail bunu kabul etmiyor.

HRW raporunda ne var?

Uluslararası örgüt 213 sayfalık raporuna "Bir eşik aşıldı" başlığını atmış.

Raporda bugünün gerçekliğine bakıldığında İsrail'in Filistinlilerin yaşadığı toprakların çok önemli bir kısmında tek egemen güç olduğu, kalan kısımlarda da sınırlı Filistin özerk yönetiminin yanısıra esas güç sahibi olduğu yazılıyor.

"Bütün bu bölgelerde hayatın çoğu alanında İsrail yetkilileri sistemli bir şekilde Yahudi İsraillilere Filistinliler karşısında ayrıcalık tanıyor" diyen rapor, şu satırlarla devam ediyor.

"Yasalar, politikalar ve önde gelen İsrailli yetkililer tarafından yapılan açıklamalar, nüfus, siyasi iktidar ve toprakların Yahudi İsrailliler tarafından kontrolünü sürdürme amacının uzun süredir hükümet politikalarına yön verdiğini açıkça ortaya koyuyor."

"Bu amaca yönelik olarak (İsrailli) yetkililer Filistinlileri, kimlikleri nedeniyle, değişen ölçülerde mülksüzleştirdi, hareketlerini sınırladı, zorla birbirinden ayırdı ve zapt altına aldı... bazı bölgelerde bu mahrumiyetler o derece ileri gitti ki, bir insanlık suçu olan apartheid ve zulüm boyutlarına vardı."

Bir zamanların ırk ayrımcı beyaz Güney Afrika rejimi için kullanılan apartheid terimi HRW'ye göre artık evrensel bir terim ve sistemik ve kurumsal ırk ayrımcılığı ve baskının yasaklanması uluslararası hukukun en temel ilkesini oluşturuyor.

Uluslararası hukukta apartheid

1973 tarihli Uluslararası Apartheid Suçunun Ortadan Kaldırılması ve Cezalandırılması Konvansiyonu, apartheidi "bir ırkın mensuplarından oluşan grubun diğer bir ırka mensup insan grubu üzerinde hegemonya kurması ve sürdürmesi amacıyla yürütülen, onlara sistemli bir şekilde zulmetmesini içeren insanlık dışı faaliyetler" diye tanımlıyor.

1998 tarihli Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin anayasasını oluşturan Roma Anlaşması da benzer bir tanım benimsiyor.

'Uluslararası Ceza Mahkemesi yargılamalı'

Amerika merkezli insan hakları izleme örgütü HRW'nin Başkanı Kenneth Roth "Milyonlarca Filistinli'nin, meşru bir güvenlik gerekçesi olmaksızın ve yalnızca Yahudi değil Filistinli oldukları için, temel haklarından mahrum bırakılması, sadece kötü bir işgal yönetimi olarak görülemez" diyor.

Roth Yahudi İsrail vatandaşlarına, yaşadıkları topraklar hangi statüde olursa olsun tanınan hak ve ayrıcalıkların, Filistinliler söz konusu olduğunda, farklı derecelerde de olsa "nerede yaşarlarsa yaşasınlar ayrımcılığa uğramaya" dönüştüğünü söylüyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü HRW, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcılarının apartheid ve zulüm suçlarıyla ilişkilendirilen kişiler hakkında soruşturma yürütmesi ve suçları kanıtlananlar hakkında dava açması gerektiğini de söylüyor.

Örgüt ayrıca uluslararası toplumu İsrail ile ilişkilerini gözden geçirmeye çağırıyor, Birleşmiş Milletler nezdinde, işgal altındaki topraklar ve İsrail sınırları içerisinde yaşanan sistemli ayrımcılıkla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını da istiyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin baş savcısı geçen ay Filistinlilerin başvurusu üzerine, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'nde 2014 yılından bu yana işlendiği ileri sürülen savaş suçları ile ilgili bir soruşturma başlattı.

İsrail ise Lahey'deki uluslararası mahkemenin böyle bir soruşturma yürütme yetkisi olmadığını söyleyerek, mahkemeyle işbirliği yapmayacağını bildirdi.

BBC Türkçe