10:20:1319 Mart, 2024
Ä°stanbul 12 Az bulutlu
06 Ocak 2020 06:11

İran Devrimi’nin Surları Aşınırken

Cemalettin Taşken/Analiz: İran Devrimi’nin Surları Aşınırken

İran Devrimi’nin Surları Aşınırken

Tarih boyunca büyük güç mücadelelerine ve kısır çekişmelere sahne olan Mezopotamya coğrafyasında son dönemde de değişen bir şey yok. Fırat ve Dicle’nin beslediği topraklar yine şiddet, kıyım ve kargaşayla iç içe. 2020’nin hemen başlarında bölgede barışa dair umutlu bir bekleyişi olanların beklentileri boşa çıkmış vaziyette. Yaşanan son gelişmeler umut etmenin aksine bölgedeki yangının giderek alevleneceği bir sürece doğru yol alındığını gösteriyor. 

Amerikan Savunma Bakanlığı, Bağdat Uluslararası Havalimanı’nda Haşd-i Şabi komutanlarını hedef alan saldırı düzenledi. Pentagon, saldırıda Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı bir birim olan İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşd-i Şabi komutanı Ebu Mehdi el Mühendis’in öldürüldüğünü duyurdu. İran Devrim Muhafızları’na bağlı Fars Haber Ajansı da, Süleymani’nin saldırıda hayatını kaybettiğini teyit etti. Şiiliğin ‘cephedeki’ yaşayan en etkin figürü Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, 2020 yılının zor geçeceğinin en belirgin işareti niteliğinde. İranlı “Gölge Komutan’ın” askeri geçmişine ve yükselişine kısaca değinmek, saldırının bölgenin geleceğinde yaratacağı etkinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Bilindiği üzere, 2014 Haziran’ından itibaren Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve meydana gelen değişimler, bölgedeki ideolojik algıların ve siyasal bilincin zihinlerde yeniden tasarlanmasını da beraberinde getirdi. Dünya, özelikle Haziran 2014’ten itibaren IŞİD ile mücadeleye odaklanmışken, bölgesel güçlerin manevra alanı da genişledi. Yaşanan kaos ve IŞİD terörü, özellikle İran’ın bölgedeki hareket kabiliyetini arttırmış, ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra bölgedeki değişen ideolojik ve demografik yapı gittikçe Tahran’ın lehine dönmüştü.

İran’daki siyasi akıl, bölgesel etkinliğini korumak ve genişletmek adına daha önceden alanda yapmış olduğu ideolojik ve istihbari çalışmalarının takibi, devamı ve korunması için bölgeyi bilen ve bölgede sevilen bir ismi vazifelendirdi. O isim ise ilkokul mezunu bir istihbaratçı olan General Kasım Süleymani’den başkası değildi. Devrim Muhafızları’nın özel birimi Kudüs Gücü’nü komuta eden Süleymani’nin askeri kariyeri, İslam Devrimi’nin ilk yıllarında başladı. Süleymani, ilk muharebe tecrübesini, Batı İran’ın Mahabad bölgesinde silahlı Kürt isyancıların bastırılmasında yer alarak kazandı. Harekâtta önemli bir komuta görevine sahip olmasa da Süleymani’nin burada edindiği düzensiz savaş tecrübesi, onun Devrim Muhafızları’ndaki yükselişine zemin hazırlayan önemli bir aşamaydı.

İranlı Kürtlerin bastırılmasından sonra Süleymani, 1980’de patlak veren İran-Irak savaşına hemen başından itibaren katıldı. Memleketi Kirman’dan kendi gayretleriyle toplayıp eğittiği askerlerden oluşan bir birliğin komutanı olarak görev yaptı. Irak ordusunun Huzistan eyaletinde işgal ettiği toprakların geri alınmasını sağlayan bir dizi harekâtta yer alan Süleymani, hızla terfi etmeye başladı ve neticede 41. Tarallah Tümeni’nin komutanlığına getirildi. Bu dönemden sonra İran’ın bölgesel politikalarını uygulayan bir isim olan Süleymani, özellikle ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra İran’ın Irak’la ilgili tüm politikalarının uygulayıcısı olarak bilindi.

Süleymani yaptığı toplantılarda, İran’ın toprak bütünlüğü anlayışının yeni gelişmeler ışığında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirmiş, İran’ın zafer ya da yenilgisinin artık Mihran veya Hürremşehr’de değil (Irak ve Suriye’yi kastederek) sınırların ötesinde belirlendiğine vurgu yapmıştır. İran’ın ideolojik sınırlarının genişlediğinden bahseden Kudüs Gücü Komutanı İran Devriminin; Mısır, Irak, Lübnan ve Suriye’de de yaşanıncaya kadar bölgedeki mücadeleye devam edileceğine dikkat çekmişti.  IŞİD’le zirveye çıkan bölgesel kaosun hâkim olduğu bir dönemde basında sıkça görülmeye başlayan Kasım Süleymani, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki toplumsal hareketlerin “devrime en büyük imkânları sunduğu”na dikkat çekerek İranlı gençlere, bölgesel ve küresel gelişmelere kulak vermeleri ve bu gelişmelerin İran’ın lehine kullanılmaları yönünde çağrıda bulunmaktaydı.

Son gelişmeler ışığında en dikkat çekici nokta ise daha önce hiç ortalıkta görünmeyen ama var olduğu bilinen “Gölge Komutan” Kasım Süleymani’nin Irak ordusunun IŞİD’e karşı kazandığı her zaferin ardından fotoğrafları ve videoları yayımlanan bir figüre dönüşmesiydi. Bu durum, İran’ın bölgedeki etkinliğinin, artık inkâr edilemez olması ve bunun Kasım Süleymani üzerinden dünyaya anlatma gayreti olarak yorumlanmıştı.

Irak’ta IŞİD’le mücadelede alınan siyasi ve askeri kararlarda öncelikli olarak yer alan ve İran’ın Kudüs Gücü’nün komutanı olan Süleymani, Musul’un 2014/Haziranda IŞİD’in ele geçmesinin ardından kamuoyunda artık daha görünür olmaya başladı. Fotoğraflarının yayımlanmasına bilinçli olarak izin vermeye başlayan Süleymani, bu yolla İran’ın bölgedeki etkinliğinin bir simgesi olarak gün yüzüne çıkmaktaydı. Kasım Süleymani’nin Irakta’ki varlığına dair ilk fotoğraf, Iraklı güçlerin Emirli kentindeki kuşatmayı kırmasından sonra ortaya çıktı. Daha sonra Carf El Sahar, El Daluiya ve IŞİD’den kurtarılan başka bölgelerde çekildiği söylenen fotoğraflar yayımlandı.

Fotoğraflardaki Süleymani, basit askeri kıyafetler giyiyor, silah ya da teçhizat taşımıyor ve Şii milislere bağlı savaşçıların veya Bedir Örgütü’nün başı Hadi El Emiri gibi milis liderlerinin arasında görünüyordu. Yüzünde genellikle tebessüm olan Süleymani, etrafında İranlı korumalar varmış gibi durmuyor. Fotoğrafların hiçbirinde Irak ordusunun askerleri veya komutanları bulunmuyordu. Bu durum, Musul’un savunulması sırasında Irak ordusunun direnemeyerek şehri IŞİD terör örgütüne teslim etmesi nedeniyle İran’ın bölgede tedbirli davrandığının bir göstergesi olarak yorumlanmıştı.

Irak ordusunun geçmiş performansı düşünüldüğünde İran’ın, ordunun yeniden yapılandırılmasına yönelmek yerine Şii milisleri desteklemeyi tercih etmişti. 1979 Devrimi’nin başlarından bu yana aynı yolu izleyen İran, Süleymani liderliğinde Devrim Muhafızları ve Besic gibi ulusal orduyla birlikte hareket eden silahlı birimleri güçlendirmiş, bunları kullanarak iç düzeni yeniden tesis ederek gelen saldırıları durdurmayı hedeflemiştir.

Diğer taraftan Süleymani’nin ortaya çıkması, İran’ın bölgesel gücü açısından pek çok anlam taşımakla birlikte bünyesinde, hem İran kamuoyuna hem de bölgeye ve uluslararası topluma yönelik çeşitli mesajlar ihtiva etmekteydi. Süleymani’nin resimleri ve onun 2003 yılındaki ABD’nin Irak’ı işgalinden bu yana bölgedeki kapsamlı askeri ve istihbari faaliyetleri ve kazanılan zafer haberlerine, İran basınında genişçe yer verilmekteydi. Buradaki amaç, Tahran’ın izlediği genel politikanın doğru ve başarılı olduğunu İran iç siyasetine ve İranlılara anlatmaktı. Bu tür haberlerle İran halkına, nükleer mesele ve uluslararası toplumla ilişkiler dâhil İran yönetimine güvenilmesi ve devrim hedeflerine ulaşabilmek için sabırlı olunması gerektiği mesajı verilmekteydi

İran, 2020 yılının ilk günlerinde bölgesel Irak ve Suriye’deki politikalarını uygulamak adına görevlendirdiği son derece önemli olan bu ismi kaybetti. İran için son derece mühim bir komutanın öldürülmesi, -bölgenin riske atılması açısından- ABD tarafından sorumsuzca gerçekleştirilmiş eylemler safına eklendi. İran Kasım Süleymani’nin yanı sıra sınır ötesi savaş tecrübesi olan Tuğgeneral Hüseyin Cafer Penah, Albay Şahrud Muzafferniya, Binbaşı Hadî Tarumi, Yüzbaşı Vahid Zamaniyan’ı da kaybetti. Washington bu eylemle bölgedeki askeri, siyasi ve istihbari varlığının ne derece ilerde olduğunu göstermiş/hatırlatmış oldu. Saldırının Irak’ta meydana gelmiş olması ise, bölgenin bundan sonraki süreçte de ABD-İran geriliminin yaşanacağı yer olacağı anlamına gelmekte.

“Gölge Komutan” Süleymani’ye yönelik saldırı, İran’a bakan yönüyle, daha önce Suriye ve Irak’ta öldürülen İranlı komutanlardan çok daha farklı ele alınmalı. Zira Süleymani’nin Dini Lider Ali Hamaney’in emri altında çalışması ve Tahran’ın İran ve Suriye dosyasının başındaki isim olması açısından dikkate değer bir figürdü. ABD’nin saldırısı Tahran için direkt İran Devrimi’ni ve devrim liderini hedef alması demek. Bir süre önce Devrim Muhafızları Ordusu’nu terör örgütü listesine dâhil edilmesi, Beyaz Saray’ın, bu saldırıya meşruiyet kazandırması anlamına geliyor. İran’ın karşı hamlesi öncelikle topyekûn bir savaştan ziyade bölgesel uzantıları aracılığı ile olabilir. Hizbullah’ı aktif bir şekilde sahaya sürmeyi planlayan İran, İsrail ve hatta Suudi Arabistan başta olmak üzere bölgedeki ABD müttefiki diğer hasımlarına önemli kayıplar verdirmeyi amaçlayabilir. Şii Hilali diye tabir edilen bölgede Fatımiyyun, Zeynebiyyun, Haşdi Şabi, Ensarullah ve Hizbullah’ı savaş pozisyonuna getirecek olan Tahran, Taliban’la kurduğu yeni ilişkiler vasıtasıyla ABD’nin Afganistan’daki varlığını hedef alabilir. İranlı bir yetkilinin “önümüzdeki saatler” diye nitelediği misilleme işareti, Tahran’ın bu saldırıyı görmezden gelemeyeceğinin ilk ipucu olarak değerlendirilmelidir. Tahran tepkisini göstermekte gecikmeyecek zira İran için Kasım Süleymani’ye saldırmakla Fordov veya Natanz’daki nükleer tesislere saldırmak aynı şey.

Diğer taraftan saldırının gerçekleştirilme biçiminin, bölgedeki İran varlığını daha da sorgulanır hale getirdiği bir gerçek. Tahran için bu kadar önemli olan bir ismin “ikinci başkent” olarak görülen Bağdat’ta kolayca öldürülmesi, gelecek süreçte İran’ın istihbarat kabiliyeti ve siyasi kapasitesini daha da sorgulanır hale getirmiştir. Ayrıca İran’a Irak ve Suriye’de önemli istihbarat desteği sağlayan Rusya’nın bu olaydan habersiz olması elbette düşünülemez. Yaşanan saldırı, İran-Rusya ilişkilerinin geleceğini de derinden etkileyecek potansiyele sahip. Saldırı İran iç siyasetinde artan Moskova karşıtlığını daha da tetikleyecek.

Olayın İran siyasetine derin etkileri de mevcut. İç siyasette yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde reformist bir ismin kazanma olasılığı azalıyor. Zira dış politikada daha çatışmacı bir tutum benimseyecek olan Tahran için cumhurbaşkanlığı makamının, muhafazakâr bir isme emanet edilmesi gerekiyor. Bununla birlikte gelecekte öngörülen protesto gösterilerinin rafa kalktığı söylenebilir. Tahran’ın dış politikada çatışmacı tavrı, iç politikada kendisini daha da çok hissettirerek halktaki en ufak bir hareketliliğe fırsat vermeyecek.

Saldırının ABD açısından anlamı ise en az İran kadar derin. Geçtiğimiz hafta İran’ın organize ettiği milislerce ABD’nin Bağdat’taki Büyükelçilik binası basılıp ateşe verilmiş ve duvarlarına “ABD İran toprağından defol” şeklinde yazılar yazılmıştı. Son saldırı, ABD’nin gerek askeri gerekse siyasi anlamda bölgede kalıcı olduğunu gösterdi. Öte yandan saldırı, ABD başkanlığından azledilme sürecinin yaşandığı bir dönemde Başkan Trump adına önemli bir kazanım oldu. Gelecek seçimlerde seçilme şansını giderek arttıran Donald Trump, İran’a yönelik azami baskı politikasına, İranlı isimlere yönelik münferit saldırıları da eklemiş oldu. 

Nihayetinde saldırı, bölgede yeni çatışma alanları ile birlikte yeni soruları da beraberinde getirmekte. Saldırı, İran’ın bölgedeki güvenlik zafiyetlerini ortaya çıkarmakla kalmayıp yurtdışında yaşayan İran diasporasını daha da görünür bir zemine taşıyacaktır.

Saldırının Bağdat’ta gerçekleşmiş olması, İran-Irak-ABD üçgenini nasıl etkileyecek? Önümüzdeki süreçte Moskova, Pekin ve Avrupa’nın tavrı nasıl olacak? Süleymani gibi etkin bir figürün yokluğu İran’ın Suriye’deki varlığına etkisi ne olabilir? v.b sorular, gelecekte sıkça tartışılan konuların başında gelecektir.

Cemalettin Taşken ( @c_taskent )

 1 https://www.newyorker.com/magazine/2013/09/30/the-shadow-commander

https://fararu.com/fa/news/205225/%D8%AA%D8%B5%D9%88%DB%8C%D8%B1-%D8%B3%D8%B1%D9%84%D8%B4%DA%AF%D8%B1-%D9%82%D8%A7%D8%B3%D9%85-%D8%B3%D9%84%DB%8C%D9%85%D8%A7%D9%86%DB%8C-%D8%AF%D8%B1-%D8%A2%D9%85%D8%B1%D9%84%DB%8C-%D8%B9%D8%B1%D8%A7%D9%82

 3 https://www.mehrnews.com/news/2420860/%D8%B3%D8%B1%D8%AF%D8%A7%D8%B1-%D9%82%D8%A7%D8%B3%D9%85-%D8%B3%D9%84%DB%8C%D9%85%D8%A7%D9%86%DB%8C-%D9%85%D8%B1%D8%AF-%D8%AF%D8%B1-%D8%B3%D8%A7%DB%8C%D9%87-%D8%B9%D9%85%D9%84%DB%8C%D8%A7%D8%AA-%D8%B9%D9%84%DB%8C%D9%87-%D8%AF%D8%A7%D8%B9%D8%B4-%D8%AF%D8%B1-%D8%B9%D8%B1%D8%A7%D9%82

https://www.isna.ir/news/93091609948/%D8%AA%D9%82%D8%AF%DB%8C%D8%B1-%D8%AA%D8%B9%D8%AF%D8%A7%D8%AF%DB%8C-%D8%A7%D8%B2-%D8%A7%D8%B3%D8%A7%D8%AA%DB%8C%D8%AF-%D8%AD%D9%82%D9%88%D9%82-%D9%88-%D8%B9%D9%84%D9%88%D9%85-%D8%B3%DB%8C%D8%A7%D8%B3%DB%8C-%D8%A7%D8%B2-%D8%B3%D8%B1%D8%AF%D8%A7%D8%B1-%D9%82%D8%A7%D8%B3%D9%85-%D8%B3%D9%84%DB%8C%D9%85%D8%A7%D9%86%DB%8C

https://www.khabaronline.ir/news/328795/%D8%B3%D8%B1%D8%AF%D8%A7%D8%B1%D8%B3%D9%84%DB%8C%D9%85%D8%A7%D9%86%DB%8C-%D9%87%D8%B1-%D9%81%D8%B1%D8%AF%DB%8C-%D8%A8%D9%87-%D8%B1%D9%87%D8%A8%D8%B1%DB%8C-%D9%88-%D8%AC%D9%85%D9%87%D9%88%D8%B1%DB%8C-%D8%A7%D8%B3%D9%84%D8%A7%D9%85%DB%8C-%D8%A7%D8%B9%D8%AA%D9%82%D8%A7%D8%AF-%D9%86%D8%AF%D8%A7%D8%B4%D8%AA%D9%87-%D8%A8%D8%A7%D8%B4%D8%AF