Bakanlık Sözcüsü Cai Licien, başkent Pekin'de düzenlediği günlük basın toplantısında, ABD'nin, Çin'in, Hong Kong’a karışması durumunda bu ülkeye güçlü bir yanıt vereceği yönündeki tehdidi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

"Hong Kong, Çin'in özel idari bölgesidir. Ulusal güvenliği savunmak merkezi otoritenin sorumluluğudur." ifadelerini kullanan Cao, Hong Kong ve ulusal güvenliği koruma kanunu meselesinin Çin'in iç işleri olduğunu ve herhangi bir dış gücün müdahale edemeyeceğini savundu.

Cao, "Yabancıların Hong Kong'a müdahalesi yanlış bir harekettir, karşılık vermek için gerekli önlemleri alacağız." şeklinde konuştu.

Çin Komünist Partisi'nin resmi yayın organlarından Global Times gazetesi de gün içinde yayımladığı bir başyazıda, "Çin ve ABD’nin Hong Kong üzerindeki savaşı başladı." ifadeleri kullandı.

Başyazıda ayrıca "ABD, elindeki her kartı oynamakta özgür. Hong Kong Çin’in egemenliği altında, Washington yönetimi hangi kanunu çıkarırsa çıkarsın, kanun sadece müsvedde kağıttan ibaret." değerlendirmelerine yer verildi.

ABD Başkanı Donal Trump, dün Hong Kong konusunda Çin'e yaptırım planlarına ilişkin sorulara, "Şimdi bir şeyler yapıyoruz. Çok ilginç bulacağınızı düşünüyorum. İleri günlerde onun hakkında konuşacağım." şeklinde yanıt vermişti.

- Yasa, Pekin yönetiminin nüfuzunu pekiştirecek

Çin’in Hong Kong’daki İrtibat Bürosu Direktörü Luo Huining, Hong Kong’daki hükümet karşıtı gruplara yönelik "dış müdahale, bağımsızlık yanlısı güçler ve radikal şiddetle mücadele etmek için ulusal güvenlik yasasının çıkarılması" gerektiğini açıklamıştı.

Çin hükümetince 2003'te Hong Kong’da çıkarılması talep edilen yasaya karşı bölgede kitlesel protesto hareketleri düzenlenmiş, Pekin yönetimi geri adım atmak durumunda kalmıştı.

Hong Kong’un temel yasasının 23’üncü maddesi, yerel hükümetin gerekli görmesi durumunda, Çin merkezi hükümetini yıkma, isyana teşvik, vatana ihanete karşı kanunlar çıkarmasını öngörüyor.

Söz konusu kanun, Çin devlet medyası tarafından Hong Kong’un "vatan hainleri" olarak yansıtılan muhaliflerin ileri gelen medya liderleri, bazı iş adamları, önde gelen aktivistlerin ulusal güvenlik gerekçesiyle yargılanmasının yanı sıra siyasi meselelere karışan yabancı Sivil Toplum Kuruluşları’nın da Çin hükümetince hedef tahtasına konulmasının önünü açıyor.